Ana içeriğe atla

REKLAM ÜZERİNDE SUBLİMİNAL MESAJ

Subliminal reklamcılık denen bilinçaltını hedef alan bu tür reklamlar ilk kez 1950’li yıllarda Amerika’da ortaya çıkmıştır.

Bu dönemlerde reklamların arttığını görmekteyiz ve  yayınlanan reklamlar genellikle dizi ve ya film aralarında gösterildiğinden dolayı ; çoğu televizyon izleyicileri  ya kanal değişltiriyor ya da reklam zamanını kendi ihtiyaçlarını gidererek kullanıyor. Peki reklamlar izlenildiğinde insanlar üzerinde ne kadar etki yaratıyor. Reklam nasıl göründüğünde insana çekici geliyor. Reklam seyirci için ne zaman anlamlaşıyor. İşte bazı insanlar reklamları izlemiyorlar ; çünkü reklam onlara bişey ifade etmiyor. Bazı insanlar ise istemeden reklama dalıp gidiyor , belki reklamın ne reklamı olduğunu bile anlamıyorlar. Bunun sebebi ise  reklama kapılıp giden aslında  'insanların   bilinçaltının' taa kendisidir.  
  İnsanlar izlemiyorlar , bilinçaltları takılıyor reklam o esnada bilinçaltına subLİminal bir mesaj veriyor. İnsanlar onu o an anlamıyorlar hatta algılayamıyorlar fakat reklam üzerindeki o subliminal mesaj sayesinde beyin odaklanıyor. O an o ürünü ,hizmeti ve ya sosyal sorumluluk reklamını bilinçaltına kazıyor. Peki bu durum insanlar üzerinde nasıl bu kadar etki yaratıyor. Subliminal mesaj ne oluyor. Bunlar tabii ki bilinmesi gereken kavramalrdır. Subniminal mesaj başka bir objenin ya da nesnenin içine gömülü olan bir işaret ve ya mesajdır ve normal insan algısı limitlerinin altında kalmak, o anda farkedilmemek üzere tasarlanmıştır.Subliminal mesajlar insanın bilinçli dikkati tarafından farkedilemezler ancak bu mesajların insan bilinçaltını etkiledikleri ileri sürülmektedir. Subliminal teknikler reklamcılık ve propaganda alanlarında sıklıkla kullanılmaktadır.Bilinçaltı mesaj kullanmak yasalara aykırıdır. Aynı zamnda subliminal mesajlar reklamların üzerinde kullanımak ile beraber, şarkı sözlerinin , müziklerin aralarındada kullanılabilir. Fakat biraz öncede bahsettiğimiz gibi subniminal mesajlar yasalara aykırıdır. Nedenini soracak olursanız. Bunuda bir örnek ile anlatayımn sizlere.. James vicary bir reklam uzmanıdır.James vicary yaptığı bir deney sonucu ortaya çıkmıştır. 
James Vicary adlı reklamcılık uzmanı, sinema salonlarında yaptığı bir deney sonucu patlamış mısır ve kola satışlarının arttığını iddia etti. Bu deneyde film perdede oynarken, saliselik görüntüler halinde ‘patlamış mısır ye’ ve ‘Kola iç’ sloganları çıkıyordu. Seyirci bu sloganları bilinciyle algılayamadığı halde, bilinçaltına hitap eden bu sloganlar sayesinde Kola satışlarının yüzde 18.1, patlamış mısır satışlarının ise yüzde 57.7 arttığı iddia edildi. Bilinçaltı reklamları Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde yasaklandı. 
          Bana soracak olursanız biz reklamcılar için subliminal mesaj ile reklam yapmak ilgi çekici ve geliri yüksek bir iş olabilir. Fakat şöylede düşünebiliriz. Nasıl geliri yüksek ise maliyetide fazla olabilir. Fakat biz is alan olarak patronlarımızdan yani  reklamımız yapılsın diyen kişilerden de büyük ilgi görebilirz. Çünkü James Vicary yaptığı deneyinde satışların %50 lere kadar artış gösterdiğini söylemiş. Patronlar ne kadar çok kazanırsa  ve bizde kazandırırsak aslında çok iyi ;) :D Fakat yasalar buna izin vermiyor. Bu kötü oldu. :(   
           Subliminal mesajlar aslında gündelik konuşmaların arasındada geçebilir.. Ayrıca reklamlarda ne kadar  yok densede subliminal mesajlar bulunmaktadır. Ayrıca bakacak ya da inceleyecek olursanız en basitinden CAMEL marka sigaranın üzerindeki deve resminde bunu görebilirsiniz.   


                                                                                          ECEM YILDIZ
                                                                                             12/07/2011   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YIPRANMIŞ AŞKLAR

Sıkıntılı yılların verdiği bir birliktelik ile ummadığın yerden gelen ses  Sessizce bir çırpınışın gizemi ile uyanırsın sabaha ve ..  Ve yine aynı kavga ve yine aynı çırpınış içinde uyanmak sabaha.  Ne acıdır aslında.. … Anlatmak istediklerini doğru bir şekilde ifade edememek sevdiğine, Anlaşılamamak gün geçtikce içten içe acı çekerek Geleceğe dair umutsuzca yola çıkmak Bir nevi verilen sözlerin arkasında kalamama.. … Nelerin getireceğini bilmeden hayatın ortasına olta atmış Beklemekten başka bir şey değildir yıpranmışlık Sadece aval aval bakmak çoğu zaman.. Kendini anlatamamak… …  Duygusal bağların git gide kopması şimdi.  Ellerin kelepçelenmiş .. ne farkı varki?  Konuşamamaktan anlatıp da anlaşılmamanın….  Ne kadar dil döksende , ne kadar karamsarlığa düşssende  Anlaşılabilmek için yıpranmıştır aşk…        Kıvranarak daha nereye kadar sürdürebilirsin , zamanını çalmak...

MARATONA KOŞAN ADAM (fıkra)

Bilinmedik bir yola baş koyan köylü bir adam ; ne yapacağını bilmeksizin bir yola çıkmıştır ve başına neler geleceğini umursamaz bir şekilde kendine yol çizmektedir.         Bir gün; Adam düz bir yolda yürümeye karar verir. ( Adam 65 yaşındadır) Her yürüdüğünde şöyle bir ve yahut 2 kilometre yürüyen bu adam gün geçtikçe; gün içerisinde  aynı saatte yürümeye karar verir ve aklına bir düşünce gelir ; Madem ben hergün yürüyorum ve her gün bir , iki kilometre yolu rahatca kat edebiliyorum neden ben bu yolu birkaç kilo metre daha uzatmıyorum diye düşünür. Sonunda her gün yarım kilometre kadar  yürüyüş mesafesini uzatır.Sonunda adam rahatça günde beş kilo metre yolu güzel bir şekilde yürümeye devam eder. Adam yürüdüğü günün akşamında bir tabela görür tabii ki ilk başta bu tabelayı önemsemeden yoluna devam eder. Ve dur bakım der ; renkli bir tabela olması onun dikkatini çekmesini sağlamıştır. Bu sebebten birkaç geri adım attıkdan sonra tabelaya bakmıştır...

AĞLAMAK

Ağlamak nedir bilir misin ? Ağlamak ; duygularının bir anda hakimiyetini kaybetmesi halinde dışarı yansıyan bir tepkidir aslında. Yaşarsın ve yine yaşarsın sıkıntıları , heyecanları , tutkuları; ve bir gün takılır boğazına iki düğüm ve olursun ağlamaklı.. Bazen yutkunamadığındır ağlamak bazense gözden gelen yaş…     Acı çekerken , heyecan ve ayrılık yaşarken duyduğumuz hissiyatın verdiği bir tepki değildir sadece; ağlamak , insan mutluyken de ağlar , hüzünlenirken ve kederli iken; fakat  bizler çoğu zaman acılarımızda , yakılan ağıtlarımızda bu duyguyu daha çok hisseder ve yaşarız.  Ağlamak nedir bilir misin? Bazen çıkması zor olan sessiz bir hayrıkırış bazen ise boğazında düğümlenen bir iptir. Ya içine tekrar gömersin yutkunmalaın ile ya da haykıramadan duygunu sessizliğine boğulursun. Ama ağlamak , rahatlatıcı ve güzel bir histir. Fakat gerçekten söylemek gerekir ki  ; ağlamanında kendine göre kontrolünü kaçırmamak gerekir. Neden mi? çünkü bir gün gö...