Ana içeriğe atla

GELECEĞİN ÖNÜNDEKİ ENGEL

Ne kadar ufak  düşüncelerle çıksam yola büyür içimde sanki; ne kadar kararsızca dalsam güne büyür içimde   o sancı…..
      Bir gün daha geçse diye beklediğimiz ümitleri yerine getirme dürtüsü bizi aslında engellerle boğuşmaya çağrır. Ne kadar anlamsızca da bulsak bu cümleleri gerçekten anlam saklıdır içlerinde ve gerçekçilik payı yüksektir. Ne zaman ileriye , hep ileriye bir adım atsak bir engel karşılar bizi tam yolun başında. Engel bizi hep karamsarlığa iterken; umudumuz yetişir imdadımıza fakat o da yetmez bazı  engelleri aşmaya, çıkan engelleri silmek insanların elinde değildir bazen…
    Öyle bir olur ki engel bir sur gibi dayanır karşına ve .. sen  sen elin kolun bağlı bir şey yapamazsın… bazı  şeyler hayatta çözülemez olurlar ve hayat kendiliğinden çözer engelleri ve zaman ilacıdır herşeyin. Zaman çözer çünkü her engeli zaman hayatın çözüm noktasıdır zaman olmadan ilerleyemeyiz ve hiçbir engel ortadan kalkamaz….
      “Güne erken başlarsan hayatın tadına daha çok varırsın”  diyen bir insanın engelleri  rahatlıkla aşabileceğini biliyormuydunuz? Belki size garip gelebilir. Fakat burda ki ince noktaya anlam yüklemenizi istiyorum. Kim derdi ki zaman tüm engelleri aşacak ve anlamsızca yok olacak bu aşılması zor olan engellerin. İşte zaman… sizde iyi biliyorsunuz  ne kadar iyi kullanırsan zamanı ;kazanırsın hayatta ve engellerin çözülebilir olur….
      Geleçeğin aydınlık olur ve rahata erersin elbette engeller çıkacak karşına ve elbette anlam yükleyeceksin her gelen engellere ama zaman ile hep yeneceksin bir ümit ile…
          “ Gününe anlam katacak geleceğin; anlamlarla süsleneceği ve bu anlamlarla neticeye kavuşacağını bilmek kadar güzel bir şey yoktur”. Hayatın tüm engellere karşı yaşanabilir olduğunu unutmayalım.
                                                                              ECEM YILDIZ 
                                                                       25/10/ 2009

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YIPRANMIŞ AŞKLAR

Sıkıntılı yılların verdiği bir birliktelik ile ummadığın yerden gelen ses  Sessizce bir çırpınışın gizemi ile uyanırsın sabaha ve ..  Ve yine aynı kavga ve yine aynı çırpınış içinde uyanmak sabaha.  Ne acıdır aslında.. … Anlatmak istediklerini doğru bir şekilde ifade edememek sevdiğine, Anlaşılamamak gün geçtikce içten içe acı çekerek Geleceğe dair umutsuzca yola çıkmak Bir nevi verilen sözlerin arkasında kalamama.. … Nelerin getireceğini bilmeden hayatın ortasına olta atmış Beklemekten başka bir şey değildir yıpranmışlık Sadece aval aval bakmak çoğu zaman.. Kendini anlatamamak… …  Duygusal bağların git gide kopması şimdi.  Ellerin kelepçelenmiş .. ne farkı varki?  Konuşamamaktan anlatıp da anlaşılmamanın….  Ne kadar dil döksende , ne kadar karamsarlığa düşssende  Anlaşılabilmek için yıpranmıştır aşk…        Kıvranarak daha nereye kadar sürdürebilirsin , zamanını çalmak...

MARATONA KOŞAN ADAM (fıkra)

Bilinmedik bir yola baş koyan köylü bir adam ; ne yapacağını bilmeksizin bir yola çıkmıştır ve başına neler geleceğini umursamaz bir şekilde kendine yol çizmektedir.         Bir gün; Adam düz bir yolda yürümeye karar verir. ( Adam 65 yaşındadır) Her yürüdüğünde şöyle bir ve yahut 2 kilometre yürüyen bu adam gün geçtikçe; gün içerisinde  aynı saatte yürümeye karar verir ve aklına bir düşünce gelir ; Madem ben hergün yürüyorum ve her gün bir , iki kilometre yolu rahatca kat edebiliyorum neden ben bu yolu birkaç kilo metre daha uzatmıyorum diye düşünür. Sonunda her gün yarım kilometre kadar  yürüyüş mesafesini uzatır.Sonunda adam rahatça günde beş kilo metre yolu güzel bir şekilde yürümeye devam eder. Adam yürüdüğü günün akşamında bir tabela görür tabii ki ilk başta bu tabelayı önemsemeden yoluna devam eder. Ve dur bakım der ; renkli bir tabela olması onun dikkatini çekmesini sağlamıştır. Bu sebebten birkaç geri adım attıkdan sonra tabelaya bakmıştır...

AĞLAMAK

Ağlamak nedir bilir misin ? Ağlamak ; duygularının bir anda hakimiyetini kaybetmesi halinde dışarı yansıyan bir tepkidir aslında. Yaşarsın ve yine yaşarsın sıkıntıları , heyecanları , tutkuları; ve bir gün takılır boğazına iki düğüm ve olursun ağlamaklı.. Bazen yutkunamadığındır ağlamak bazense gözden gelen yaş…     Acı çekerken , heyecan ve ayrılık yaşarken duyduğumuz hissiyatın verdiği bir tepki değildir sadece; ağlamak , insan mutluyken de ağlar , hüzünlenirken ve kederli iken; fakat  bizler çoğu zaman acılarımızda , yakılan ağıtlarımızda bu duyguyu daha çok hisseder ve yaşarız.  Ağlamak nedir bilir misin? Bazen çıkması zor olan sessiz bir hayrıkırış bazen ise boğazında düğümlenen bir iptir. Ya içine tekrar gömersin yutkunmalaın ile ya da haykıramadan duygunu sessizliğine boğulursun. Ama ağlamak , rahatlatıcı ve güzel bir histir. Fakat gerçekten söylemek gerekir ki  ; ağlamanında kendine göre kontrolünü kaçırmamak gerekir. Neden mi? çünkü bir gün gö...