Ana içeriğe atla

OK MİSALİ İNSAN

  Kırılgan okların yay üzerinde durmayı sağlaması gibidir insan; hayatta doğru yeri bulabilmesi için ordan oraya kayı verir. Bazen ok yaydan çıkar ve sapar gidişatından.Sonra kaybeder benliğini ve yola çıkar; bulmak için. Bu esnada hataları düzeltir ve tecrübe edinmediği konularda yeniden hataya düşer. Birkaç deneyimden aldığı ders sayesinde ok yerini bulur ve artık sağlamdır. Tecrübe kazanan insan da aynı şekilde kendi deneyimleri sayesinde doğru yapmayı ve iş bitirme yeteneğine sahip olur. Bilir geçmişten aldığı derslerle atacağı adımları ve dimdik ayaktadır; kendinden emin ve başı havada.
   Ne kadar biliyoruz desekte herşeyi hayatta elbet vardır bilmediklerimiz. Hatta kendimizi gün geçtikçe daha iyi tanırız. Çünkü kendimizde bilmediğimiz yanları vardır. Yaşayarak , görerek ve  hissederek bunu anlayabiliriz. Yaşamak dedik en önemliside bu ya… Hıhh! Yaşarken olgunlaşır insan ve önünü görerek ve sonra hissedersin. Belki kendini belki başkalarını. Ama yaşarsın hissederek.. Fakat baştada söylediğim gibi kırılgan okların yay üzerinde durmayı sağlaması gibidir insan.. Ne zaman , nerde ve nasıl bir ruh haline bürüneceğimizi kestiremeyiz. Belki daha önce tecrübemizin olmadığı bir durum çıkar karşımıza ve… Ve o an deli cesareti gelir ya hani evet ben bunu başarabilirim deriz. Ve bir cesaret kaplar yüreğimizi. Tam işte oldu derken ok yaydan çıkar . Zelzelesine kapılırızya hani. Eee.. O zaman ne olacak… hıh… Yeniliceksin ve kendine diyeceksin ki neden di ki bu çaban… Güçsüz duruma düşeceksin ve yenik. Ama sen  .. sen demelisin ki.. Neden .. neden üzeliyim neden yenik düşeyim. Ben öğreniyorum. Hıh!! Cesaretim iyi ki var ben cesur olmasam onca şeyi nasıl öğrenebilirim. Elbet her insan yenilir ve elbet bir gün öğrenir. Düşeceksin ki kalkmasını bilesin. Sen güçsüz ve zayıf bir kişilik olsan sen tecrübesiz ve elbette yeteneksiz olursun. Bu sebebten ne malubiyete yenik düşeceksin ne de sana gülenlere  masumca cevap vereceksin. Sen sen olacaksın oku yaydan çıkarmayacaksın. Heee.. Eğer ok yaydan çıkarsa geri sokmasınıda bileceksin. Yenilgiye malup gelmek aptallıktır. Sen sen ol ne yenik düş ne de yenik düşen insanı iyice yerin dibine sok. Sen öyle bir sen olmalısın ki… Önce kendini , sonra insanları ; insanlık namına; yüceltesin. Kısacası düşene ne sen  tekme vur ne de düşeni tut sen çıkar. Her insan kendi yolunu kendi çizer …

            Bir kere düştüysen bin kere  kalkmayı dene. Elbet kalkacak hayata 1-0 galip geleceksin.
       Ok misali insan; hedefi yanlış gösterdin mi tongaya düşer. Hedef doğru olsada ok yerine oturmamış ne fayda.
                        SAYGILAR
                                                                                                           ECEM YILDIZ
                                                                                                 21/11/10

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YIPRANMIŞ AŞKLAR

Sıkıntılı yılların verdiği bir birliktelik ile ummadığın yerden gelen ses  Sessizce bir çırpınışın gizemi ile uyanırsın sabaha ve ..  Ve yine aynı kavga ve yine aynı çırpınış içinde uyanmak sabaha.  Ne acıdır aslında.. … Anlatmak istediklerini doğru bir şekilde ifade edememek sevdiğine, Anlaşılamamak gün geçtikce içten içe acı çekerek Geleceğe dair umutsuzca yola çıkmak Bir nevi verilen sözlerin arkasında kalamama.. … Nelerin getireceğini bilmeden hayatın ortasına olta atmış Beklemekten başka bir şey değildir yıpranmışlık Sadece aval aval bakmak çoğu zaman.. Kendini anlatamamak… …  Duygusal bağların git gide kopması şimdi.  Ellerin kelepçelenmiş .. ne farkı varki?  Konuşamamaktan anlatıp da anlaşılmamanın….  Ne kadar dil döksende , ne kadar karamsarlığa düşssende  Anlaşılabilmek için yıpranmıştır aşk…        Kıvranarak daha nereye kadar sürdürebilirsin , zamanını çalmak...

KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ

Kırmızı renkte bir bisikletim vardı önceleri Zevk ile biner eğlenirdim Herkes imrenirdi o zamanlar Bir iç çekerdi arkadaşlarım Can atarak izin isterlerdi benden Bir tur atabilmek en büyük zevkleriydi. Kiminin hali vakti yerinde değildi Ve ben paylaşmayı severdim küçüklüğümden beri Güler yüzle istenilen arzuları yerine getirirdim En önceleri, hep kırmızı bir bisikletim olsa diye Hayalini kuran benden bir yaş küçük olan  ALİ’ ye  içtenlikle verirdim o küçük kırmızı bisikletimi Yüzü öyle güzel gülerdi ki, anımsardım O gülüşleri küçüklüğümden beri Severdim insanları , sayardım şimdi ki gibi Tebessüm ederdim etrafa anımsardım benden güçsüzleri Ve hep derdim ki, şimdi  olduğu gibi Benden ve bizden güçsüzleri güçlü kıl yaradan Duamı esirgemezdim  küçüklüğümden beri Anımsarım güçsüzü,yetimi . Kırmızı renkte bisikletim vardı önceleri Belki de hayatımda o sağladı başarılı olabilmemi İnsanları sevmeyi, insanları saymayı o öğretti En önemlisi paylaşımcı olmayı o öğretti ...

KAR’A ÖZLEM

Özlemini duyduğum o kar yağmıyor şimdi Şubat’ın son haftasında oynadığım kar ‘ın Ahenk uyandırışı kalmış sadece aklımda Göz alıcı beyazlık yok artık etrafta Farklı iklimlerin içerisinde kalmak Çoğu zaman eksiklik katıyor hayatıma Oysa daha on beşimdeyken ben Ne kardan adamlar , ne kar topları yapardım Her yer cıvıl cıvıl çocuk sesleri ile doluydu Memleketin o soğuk gecelerde   verdiği Sıcacık duygu bambaşkaymış oysa… Kış mevsimini fazla yaşamayan yerdeyim şimdi Taa.. on yedimde gelmişim Eksikliğini keşfettiğim kar’ın Yokluğu farkediliyor, yaşayışımda Önceleri bulutların yağdırışı kar’ı İzlettirişi ,ve mana bulmak Yere dökülen her kar tanesinde Cama baktığında, buğulanan bir düş Elini attığında; tertemiz bir sayfa Tadamıyorum bunları şimdi Eksiklik var yaşamımda sanki Buğulu bir cama sevdiğinin adını yazmak misali Ya da arkdaşına şakacık yapmak için Atılan bir kar topu ; özlemim şimdi Kıbrıs’ın bende eksikliğini hissettiğim yanı Özlemini duyduğum yağmayan o kar’ı   ...