Ana içeriğe atla

KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ

Kırmızı renkte bir bisikletim vardı önceleri
Zevk ile biner eğlenirdim
Herkes imrenirdi o zamanlar
Bir iç çekerdi arkadaşlarım

Can atarak izin isterlerdi benden
Bir tur atabilmek en büyük zevkleriydi.
Kiminin hali vakti yerinde değildi
Ve ben paylaşmayı severdim küçüklüğümden beri

Güler yüzle istenilen arzuları yerine getirirdim
En önceleri, hep kırmızı bir bisikletim olsa diye
Hayalini kuran benden bir yaş küçük olan 
ALİ’ ye  içtenlikle verirdim o küçük kırmızı bisikletimi

Yüzü öyle güzel gülerdi ki, anımsardım
O gülüşleri küçüklüğümden beri
Severdim insanları , sayardım şimdi ki gibi
Tebessüm ederdim etrafa anımsardım benden güçsüzleri

Ve hep derdim ki, şimdi  olduğu gibi
Benden ve bizden güçsüzleri güçlü kıl yaradan
Duamı esirgemezdim  küçüklüğümden beri
Anımsarım güçsüzü,yetimi .

Kırmızı renkte bisikletim vardı önceleri
Belki de hayatımda o sağladı başarılı olabilmemi
İnsanları sevmeyi, insanları saymayı o öğretti
En önemlisi paylaşımcı olmayı o öğretti  küçüklüğümden beri...   
     Şimdi diyorum ki kalmadı eskisi gibi paylaşmak
      Evet arkdaş deyip yoluna baş koymak kalmadı
      Şimdi diyorum ki.. tbbesüm kalmadı kimsede büyüdüğümden beri…
                                                                                             ECEM YILDIZ 
                                                                                       25/11/2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YIPRANMIŞ AŞKLAR

Sıkıntılı yılların verdiği bir birliktelik ile ummadığın yerden gelen ses  Sessizce bir çırpınışın gizemi ile uyanırsın sabaha ve ..  Ve yine aynı kavga ve yine aynı çırpınış içinde uyanmak sabaha.  Ne acıdır aslında.. … Anlatmak istediklerini doğru bir şekilde ifade edememek sevdiğine, Anlaşılamamak gün geçtikce içten içe acı çekerek Geleceğe dair umutsuzca yola çıkmak Bir nevi verilen sözlerin arkasında kalamama.. … Nelerin getireceğini bilmeden hayatın ortasına olta atmış Beklemekten başka bir şey değildir yıpranmışlık Sadece aval aval bakmak çoğu zaman.. Kendini anlatamamak… …  Duygusal bağların git gide kopması şimdi.  Ellerin kelepçelenmiş .. ne farkı varki?  Konuşamamaktan anlatıp da anlaşılmamanın….  Ne kadar dil döksende , ne kadar karamsarlığa düşssende  Anlaşılabilmek için yıpranmıştır aşk…        Kıvranarak daha nereye kadar sürdürebilirsin , zamanını çalmak...

KAR’A ÖZLEM

Özlemini duyduğum o kar yağmıyor şimdi Şubat’ın son haftasında oynadığım kar ‘ın Ahenk uyandırışı kalmış sadece aklımda Göz alıcı beyazlık yok artık etrafta Farklı iklimlerin içerisinde kalmak Çoğu zaman eksiklik katıyor hayatıma Oysa daha on beşimdeyken ben Ne kardan adamlar , ne kar topları yapardım Her yer cıvıl cıvıl çocuk sesleri ile doluydu Memleketin o soğuk gecelerde   verdiği Sıcacık duygu bambaşkaymış oysa… Kış mevsimini fazla yaşamayan yerdeyim şimdi Taa.. on yedimde gelmişim Eksikliğini keşfettiğim kar’ın Yokluğu farkediliyor, yaşayışımda Önceleri bulutların yağdırışı kar’ı İzlettirişi ,ve mana bulmak Yere dökülen her kar tanesinde Cama baktığında, buğulanan bir düş Elini attığında; tertemiz bir sayfa Tadamıyorum bunları şimdi Eksiklik var yaşamımda sanki Buğulu bir cama sevdiğinin adını yazmak misali Ya da arkdaşına şakacık yapmak için Atılan bir kar topu ; özlemim şimdi Kıbrıs’ın bende eksikliğini hissettiğim yanı Özlemini duyduğum yağmayan o kar’ı   ...